
İbrahim Aksoy
Erdoğan; Hristiyan Gürcü kökenli, bir babanın oğlu. Bahçeli; Hristiyan Ermeni kökenli, bir babanın oğlu. Özel; Hristiyan Arnavut kökenli bir babanın oğlu. Kısaca; 600 kişiden oluşan mecliste, Atatürk’ün istediği gibi, “Müslüman Türk” kökenli 10 Milletvekili bulamazsınız. Vatandaşlık ayrıdır, genetik olarak ait olduğun köken ayrıdır. Devlet; değişik toplumlardan oluşan, bir kitlenin ortak evidir, herkes eşittir, evine sahip çıkmak ve korumak zorundadır.
Son günlerde herkes Lozan antlaşmasını tartışıyor ama, uydurma bir tartışma. Birinci dünya savaşında, Almanlar ve Osmanlılar bir oldu, bütün Avrupalı devletlere karşı savaştılar. Osmanlılar 30 Ekim 1918 tarihinde, koşulsuz teslim oldu, aynı gün akşam, Müttefiklerin hazırladığı Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzaladı. Almanlar da 11 Kasım 1918 tarihinde, koşulsuz teslim oldu. Almanlar ve Osmanlılar koşulsuz teslim oldukları için, müttefik güçlerin hazırladığı bütün antlaşmaların altını imzalamak mecburiyetindeydi. Hiçbir öneride bulunma hakları yoktu.
Teslimden sonra, dört hazırlık toplantısı düzenlendi, bu toplantılara Osmanlı ve Alman temsilciler de gelir ama toplantıya katılamazlar, ayrı bir yerde oturur beklerler, toplantı bittikten sonra, ellerine tutuşturulan görev kağıtlarını alır gider. Bir sonraki toplantı için istenen belgeleri hazırlar getirir. En son antlaşmayı imzalamak için toplantı, İsviçre’nin Lozan kentinde oldu. Osmanlıyı temsilen Albay İsmet İnönü ve Alman temsilci, hazırlanan belgenin altını imzaladılar. Türkiye’nin mevcut sınırlarının hiçbirinin, Lozan’la alakası yoktur. İran sınırı 1639 Kasrı Şirin antlaşması. Yunanistan, Bulgaristan sınırı, 1913 İstanbul antlaşması, Rus sınırı, 1921 Kars antlaşması, Suriye ve Irak sınırı, 1926 Ankara antlaşması ile belirlendi. Lozan sınırları kocaman bir yalan.
Müttefik güçler, Osmanlı topraklarında tam 23 devlet kurdular, bunlardan biri de Türkiye Cumhuriyetidir. Bu devletlerden hiçbir temsilci, Lozan’da olmadı ki, Türk temsilci de olsun. Albay İnönü Osmanlıyı temsilen 23 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lozan kentine gitti, savaşla ilgili hazırlanan antlaşmayı imzaladı. Gerisi yalan. Ayrıca; 29 Ekim 1923 tarihinde, Cumhuriyet ilan edilinceye kadar, hazırlanan belgelerde, Türk-Türkçe diye tek kelime geçmez.
Osmanlı; Doğuda Celali katliamları, Kuyucu Murat Paşa katliamları bütün hızı ile devam ederken, Osmanlı Balkanlardan çekilmeye başladı. Padişah II Mahmud, Balkanlar yenilgisinde Yeniçeri askerlerini suçladı, Doğudaki perişanlıktan dolayı da Celali katliamlarını ve Kuyucu Murat Paşa katliamlarına uğrayan Alevileri suçladı. “Yeniçeri devlet düşmanı, Aleviler de din düşmanı” ilan etti. 1826 Yılında Yeni Çeri Ocağını kapattı, yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunu kurdu. Bütün Yeniçerileri toprağa gömdü. 1891 Yılında Hamidiye Alayları kuruldu. Hiçbir Alevi Aşiretini Hamidiyeli yapmadı, Çünkü Aleviler din düşmanı ilan edilmişlerdi. Birinci Dünya Savaşında, Osmanlının savaşan ordusu, yeni kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusuydu. Fakat bütün subaylar ve Erler Yeniçeri disiplinine göre eğitilmiş, din düşmanı Alevilere düşmandılar.
1919 Tarihinde Mustafa Kemal 6 ay İstanbul’da kaldıktan sonra, Yedikule zindanlarındaki 19 Paşa arkadaşını da yanına alarak, Sarayın özel gemisi Bandırma ile Samsun’a gitti. Eğer Padişah Vahdettin’den habersiz Saray’ın özel gemisi ve zindandaki 19 arkadaşını da çıkarıp gitmiş ise, Sarayın özel gemisi Bandırmayı çaldı götürdü. Vahdeddin ve bazı Paşalar, 9 ordu müfettişlik belgesi vermiş göndermişler. Bu da yalanın yalanı. Çünkü 1918’de Mondros ateşkes anlaşmasıyla, Osmanlı ordusu fes edildi, ordusu yoktu. Daha sonra sadık arkadaşı Sakallı Nurettin Paşa’yı görevlendirdi, kendisi de başında, Mart 1921 tarihinde Sivas Koçgiri’deki din düşmanı Alevi Kürtlere karşı acımazsız bir katliam uyguladı. Osmanlıya karşı savaştıkları için.
Mustafa Kemal, Filistin cephesinden kaçtı, İstanbul’a geldi. Vahdeddin de İngiliz General Harington ile görüşeceğini biliyordu, yoksa cephe kaçkını diye, Yedikule Zindanlarına atardı. Mustafa Kemal, Vahdeddin’in bilgisi dahilinde, General Harington’un emrinde, görev yapıyordu. 1921 tarihinde bunların bilgisi dahilinde, Koçgiri katliamını yaptı. Harington Yedikule zindanlarındaki Paşaları, Ankara’ya Mustafa Kemal’e gönderdi. Cumhuriyetin kurucuları arasında bir tek sivil yoktur, hepsi Osmanlı Paşası. Siviller katılmazdı, çünkü Osmanlı Paşalarına güvenmez ve nefret ederlerdi.
Lozan Antlaşmasını; Paşaların uydurma kurtuluş savaşı ile ilişkilendirmek, aptallık olur. Birinci dünya savaşının sonuç antlaşmasıdır.
Mayıs 2025