
İbrahim Aksoy
Yüz yıldır Kürtler, dışarıdan hiçbir destek olmadan, özgürleşmeye çalışıyorlar. Bunun boş havuzda yüzmeye çalışmaktan hiç farkı yoktur. Yazan bazı Kürt aydınları, Kürtlerin tereddütlerinden dolayı, Kürtlere sitem ediyorlar. Haklı yanları olsa bile, yüz yıldır parçalanmış Kürtler; Arap olmayan Arapların, Türk olmayan Türklerin ve Farsların baskısı ve zulmü altında yaşarken, geri kalan milletler de seyirciydi. Ayrıca zulmün ortakları, herkes kendi Kürdünü yok etme konusunda aralarında anlaşmış, ortaklaşa çalışıyorlardı.
Dünyada hiçbir milletin, Kürtlerin yaşadığı zulmü yaşadığını sanmıyorum. Hem de dünya medeniyetinin merkezi Mezopotamya’da, dünyanın kadim toplumu Kürtler. Daha dün Halepçe’de siviller üzerine atılan kimyevi bombalar. Daha dün Cizre’de, Türk askerlerinin tecavüzüne uğrayan, çırılçıplak görüntülerinin internette sergilenen, Cizreli Kürt kızını unutmayalım. Diyarbakır’da, Dersim’de idam ettikleri Kürtlerin cenazelerini çalıp götürdüklerini unutmayalım. PKK saflarına, Kürtlerin özgürlüğü için kırk yıldır savaşan ve can veren, 52 bin Kürt gencini unutmayalım. Yüz yıldır özgürlük uğruna can veren, milyonlarca Kürt’ü unutmayalım. Kürtler yaşadıkları kötülükleri unutmaz ama, çaresizlik onların elini kolunu bağlıyor.
Elbette ki Kürtlerin bu çaresizliğinden yararlanan ve kendi menfaatine işbirlikçi olan Kürtler de oldu. Bunlar kendilerini ne kadar ciddiye aldılarsa, Kürtler de onları o kadar ciddiye almalı. Kürtler bu konuda morallerini bozmadan, artık yalnız olmadıklarını bilerek, yoluna devam etmeli. Yüz yıldır ABD’nin egemenliği altında yaşayan ve Kürtlere baskı yapmak için, efendilerinden her türlü desteği alan Kemalistler, bugün de ağzını açan Emperyalist ABD diyor. Bunların ulumalarına bakmayın.
Günümüzde ikinci Selanikli ortaya çıkmış, Kürtlerle kardeş olduklarını zırvalıyor. Bunlar yalan temeller üzerinde inşa edilmiş, devletin olanaklarını kullanarak yüz yıldır, Kürtlere karşı soykırım uyguluyorlar. Bunlar tecavüz ettikleri Kürt kızlarının resimlerini İnternette sergileyenlerdir, bunlar astıkları Kürt büyüklerinin cenazelerini çalıp götürenlerdir, bunlara sakın inanmayın. Müslümanların karşısında, salavat getirirsen, kurtulma şansın var da bunlar salavata da inanmazlar.
Atatürk’ün partisi CHP’nin başına, ikinci Selanikli Özgür Özel geçmiş bağırıyor, oyunuzu bize verin Erdoğan’ı devirelim, sizi bu beladan kurtaralım diyor. Hoppala! eğer Erdoğan bu milletin başında bir bela ise, bu belayı getirip milletin başına saran Atatürk’ün Partisi CHP değil mi? Denize düşmüş çırpınan Aleviler, Atatürk’ün partisi CHP’ye sarılmış kurtulmayı bekliyorlar. Kurttan kaçarken, ayının kucağına düşeceklerini unutmasınlar. Aleviler; bu anlayışla siz kurtulmayı daha çok beklersiniz.
İkinci Selanikli Özgür Özel, “Kürtler Baba ocağına dönün” diyor. Kürtler; sizin baba ocağınız, Atatürk’ün partisi CHP değil, orası sizin için bir cehennemdir. Sizin baba ocağınız ve Cennetiniz Kürdistan’dır. Yüz yıldır, Kürtler CHP’den neler çekti, halada çekiyorlar. Sahtekarların sahte davetiyesine, Kürtlerin inanacağını hiç sanmıyorum. “Tecrübe okulların en mükemmelidir” Kürtler yüz yıldır bunu yaşıyor ve görüyor. Yeter artık; Kürtler bu sefer edindikleri tecrübelerini konuşturacaklar, sahtekarlara inanmayacaklar.
Günümüzde Kürdistan bütün dünyanın savaş alanına dönüştü ve bütün dünya Kürtleri destekliyor ve mazlumun yanında yerini almış bekliyor. Kürtler; tetikte bekliyor ve size uzanan elleri artık çok iyi tanıyorsunuz, sakın yeniden o kirli elleri tutmayın. Kürtler ben de size yalvarıyorum, zalimlerinizin sahte yalvarmalarına inanmayın!
Dünya medeniyetinin merkezi Mezopotamya’dır, o da Kürtlerin baba ocağıdır. 60 Milyondan fazla Kürdün yaşadığı Baba ocağında, hala kendi devletlerine sahip olamadılar. Yeter artık, Kürtlerin kendi aralarında manevi birliğe ihtiyacı var. Kürtler bunu yaptıklarında, Arap olmayan Araplar, Türk olmayan Türkler ve Farslar, “ellerim hep böyle boş mu kalacaktı” türküsünü söylemekten başka söyleyecekleri ve yapacakları hiçbir şeyleri kalmadı.
Özgür Özel’e soruyorum; Atatürk göçüp giderken, geride bıraktığı mal varlığını açıklar mısın?
Nisan 2025