
İbrahim Aksoy
Misak-ı Milli yöneticisi, İngiliz General Harington; Sultan Vahdettin’in Yedikule Zindanlarına doldurduğu, cephe kaçkını Osmanlı Paşalarını Ankara’da bir araya getirdi, başlarında Mustafa Kemal. Paşalara Cumhuriyeti kurdu teslim etti çıktı gitti. Paşalar arasında Cumhuriyet’in kurucusu, bir tek Türk ve Müslüman yoktu. İngilizler Cumhuriyetin adını “Culuklar Cumhuriyeti” koydu, Paşalar da onu Türkçeye çevirip, Türkiye Cumhuriyeti yaptılar.
Mustafa Kemal; “Misak-ı Milli sınırları içerisinde yaşayan herkes Türk’tür- Müslümandır” dedi. Artık hiç kimsenin başka bir milletten veya başka bir dinden olma şansı kalmadı. Karadeniz baştan başa, Ortodoks Hıristiyan Rum kökenli. Hatta Çar’ın işgal ettiği Karadeniz boyunca, Çar’ın da desteği ile 1917 tarihinde Trabzon Cumhuriyetini kurdular. Ege ve Trakya’da çoğunluk Rumlar yaşıyordu. Kayseri’nin doğusunda da Kürtler ve Ermeniler yaşıyordu. Osmanlı Afgan kökenlidir, Türklerden nefret ederdi. Anadolu’da Müslümanlaşmamış, çok az sayıda yörük Türkler vardı, onlar da Osmanlının korkusunda, Toros ve Kaz dağlarında yaşıyorlardı.
Devşirme Paşalar “Herkes Türk’tür-Müslümandır” ideolojisiyle, Irkçı Türkiye’yi yarattı. Anlattıkları tarih baştan başa uydurma, gerçek tarih ile hiçbir alakası yoktur. Uyguladıkları din İslam’a benzer yanları var ama, İslam’la hiçbir alakası yoktur, uydurma. Kemalist Din’in Sünni mezhebi. İslam’da Sünni diye bir mezhep yoktur. Çanakkale savaşı, Kurtuluş savaşı olamaz çünkü, Birinci Dünya savaşının başlangıcıdır. Savaş başladığında, Yarbay Mustafa Kemal, Osmanlının Sofya Askeri Ataşesidir. Misak-ı Millinin yöneticisi, İngiliz General Harington 1919 Tarihinde, Yedikule zindanlarındaki 19 Generali de yanına vererek, başlarında Mustafa Kemal, Sarayın özel gemisi Bandırma ile Trabzon Cumhuriyetini dağıtmak üzere Samsun’a gönderdi. Misak-ı Milli alanları İngiliz ve Fransızların İşgali altında, yöneticisi de General Harington.
Harington’un haberi olmadan, Mustafa Kemal Yedikule zindanlarındaki cephe kaçkını Osmanlı Paşalarını Ankara’ya getiriyor, beş yıl süren bir çalışma sonucu, Cumhuriyeti kuruyor. Siz bunları külahıma anlatın.
Cumhuriyetin temel sloganı “Herkes Türk’tür-Müslümandır” Ne mutlu Türküm diyene” “Bir Türk dünyaya bedeldir” gibi sloganlar, “Türk-Tarih tezi” ve “Güneş-Dil teorisi” öğretisinin ürünüdür. İdeolojik öğretinin yarattığı atasözlerine bakalım. “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” “Bal tutan, parmağını yalar” “Üzümünü ye, bağını sorma” “Üzüm üzüme baka baka kararır” gibi atasözleri ortaya çıktı. Bu atasözlerini en iyi uygulayan da Mustafa Kemaldir. Mustafa Kemal; öldüğünde geriye, toplam 108 bin dönümden oluşan altı çiftlik, Şarap fabrikası, bira fabrikası İş Bankasının %38,9 hissesi, bu mülke 800 liralık maaşı ile sahip oldu. Bunlar; “Türk-Müslüman” sosyal toplumunun yarattığı atasözleri, çok değerli atasözleridir, başka hiçbir sosyal toplumda bulamazsınız. Bunlar ideolojik siyasetin ırkçı sonuçlarıdır. Uygulamalar hala devam ediyor.
İlk iş Kürtlere karşı katliamlar başladı. Bunun için de 25 Eylül 1925 tarihinde Meclis “Şark Islahat Planı” çıkardı. Kürtlere karşı savaş başladı. Bilinen dört büyük katliam, ama daha çok katliam yapıldı. Hâkimi olmayan, uyduruk mahkemeler İnsanları astılar, cenazelerini de çaldı götürdüler. “Kürt diye bir halk ve Kürtçe diye bir dil olmamıştır” sözü siyasetin özünü oluşturuyor. BM soykırım anlaşmasına göre, bir toplumun varlığını inkâr etmek soykırımdır. Kürtler kesintisiz yüz yıldır, soykırımı yaşıyor.
Cumhurbaşkanı Albay İsmet İnönü, Başbakan Şükrü Saraçoğlu, 11 Kasım 1942 tarihinde, varlık vergisi yasasını çıkardılar, ikinci günü Saraçoğlu gurup toplantısında yaptığı konuşmada, “Müslümanlaştırmak için çok iyi oldu” dedi. Çünkü İstanbul iş adamlarının tamamı, Rum ve Yahudilerden oluşuyordu. İş adamlarının büyük kesimi, mülklerini çok ucuz fiyata sattı, kaçtı gitti. Bu siyasetin sonucunda, devletin özel desteği ile, günümüzde 15 bin üyeli “Türk-Müslüman” MÜSİAD ortaya çıktı.
Şu anda Türkiye’de 168 parti var. Seçim barajı %7 olmasına rağmen, Parlamentoda 15 parti temsil ediliyor. Yüz yıldır izlenen ırkçı siyaset, ülkeyi siyasi bunalıma sürüklediğinin göstergesidir.
“Diasporadaki Kürt kadınlarından çağrı: Kürt birliği için el ele, çatışma, düşmanlık ve kan gütmeyi Kürtler arasında kaldırın. Birlik olmanın zamanı gelmiştir. Aranıza beyaz izarımızı atıyoruz” diye bir açıklamalarını okudum. Kızlar; elinize, dilinize sağlık, aynen size katılıyor ve destekliyorum. Kürt kadınının beyaz izarı, Kürt erkekleri için çok değerlidir. Herkes saygılı davranmak zorundadır.
Ocak 2025