
Memo Şahin
Moğol sürüleri yok artık. Onlardan beteri türedi nicedir, adına El Kaide, İSİS, İslam Devleti, El Nusra ve Heyet Tahrir Şam denen.
Şengal unutuldu çoktandır. Sadece başka bir etnik gruba ve farklı bir inanca sahip oldukları için katliamdan geçirilen, jenoside tabi tutulan, kadınları ve kızları esir alınıp köle pazarlarında satılan ve yüz binlercesi sağa sola savrulan mazlumların mazlumu Êzidîler.
Ekinlere daldıklarında çekirge sürüleri, tek bir tane kalmaz geriye ekili arazide. Örnek aldılar çakal sürüleri çekirgeleri. Kent ve kasabaları kasıp kavurdular, bir bir. Moloz ve toz kaldı geriye, medeniyetlerin boy verdiği topraklarda.
Unutuldu, kasatura ve kılıçlarla başları gövdelerinden koparılanlar da.
Çelik kafeslerde ateşe verilenler, sonra.
Ve unutuldu, Charlie Hebdo, Bataclan, Brüksel, Madrid, Berlin ve daha nice yerde yaşanan katliamlar.
Ya Kobani?
Ya o, mazlumlar diyarı?
Nasıl bir direnişti o, Eylül 2014 ile 26 Ocak 2015 arasında yaşanan?
Destansı mı, destansı. Binlerce fedainin kanlarının son damlasına kadar savundukları ve canlarını çakal sürülerini defetmek için seve seve adadıkları, Arîn Mîrkan, Şervan ve cesedi kıyıya vuran körpe Alanların diyarı, o mazlum Kobani.
Ve gömlek değiştiriyor, El Bağdadi’nin dizi dibinde yetişen, sadece elleri değil, tüm bedeni kanla bezeli, Fidan ile Kalın’ın talebesi Colani.
Methiyeler diziyor tüm Batı ve Avrupa Birliği, Terör Listesi’nde yer alsa da. Rüşvet veriliyor
Sponsor’una bir çırpıda, hem de bir Milyar Euro.
İki yüzlü diyelim bunlar, peki! Yeni Mekkeleri Şam, tamam!
Ya bizimkiler?
Ya bizim mahalledekiler?
Katar ve TC’nin dışında Arap ve İslam Dünyası derin bir sessizlik içindeyken, nedir bu acele, bu telaş, methiye düzmeler, bayrak çekmeler?
Ve Şam’ın kapısında sıraya girmeler?
Unutabilir başkaları son on yılda yaşananları.
Peki hakkı var mı, unutmaya Kürtlerin?
Gitti Afrin!
Gitti Şehba, Til Rıfat, Eşrefiye, Şeyh Maksud!
El değiştirdi Minbiç, Derazor, doku uyuşmazlığından organ naklini ret ederek.
Ve her defasında geri adım atılıyor, dozajında.
Dayanmışlar kapısına Kobani’nin çakal sürüleri. Duyuluyor ulumaları ta buralardan.
Sonuca herhangi bir etkisinin olmayacağını bilse de, „Askerden arındırılmış bölge“ olsun diyor
Mazlum Abdi, Amerikanlıların gölgesinde.
„Toprak bütünlüğü korunacak, egemenliği tanınacak Suriye’nin,
Şam’a entegre edilecek Rojava, dağıtılacak silahlı gruplar, terk edecek komutanlar Suriye’yi“.
Reçete ve çerçevesi bu, şeri hükümlerin yanı sıra yeni anayasanın.
Felç eder zafer sarhoşluğu. Sonra nobranlık, arogantlık eşlik eder buna. Ve siler defterden uzlaşma, tolerans ve empatiyi. Ve aralar kapıyı hasımlarına usulca, tedirgin olunmadığı herhangi bir an ve zamanda.
Bir numarası kalmaz, geciken birlik çağrılarının, hele de yumruklar sıkılı, dişler hala kenetliyken.
Gördük bunu, Afrin düşerken.
Yaşadık bunu, Serê Kaniyê ve Girê Spî el değiştirirken.
Fazla bir beklenti olmaz, çadırlarını yaban ele kuran ve çakalların sponsorlarıyla içli dışlı olanlardan.
Geç kalınsa da, yetmese de kaybedilenleri geri getirmeye, yeniden yeniden denemek gerekir, yine de!
Ve her şeye rağmen kaybetmemek gerekir umudu ve yarına olan tutkuyu, hiçbir zaman!
Ve beklemek gerekir, boğazlaşmasını çakalların!
18.12.2024