
Memo Şahin
Evet, kek Mesud Hewlêr’de değil, Peşmerge Parkı’nın açılışı için geldiği Paris’te, el yükseltti Rojava konusunda ve özetle oraya müdahale etmek isteyen karşısında Peşmerge ile beni bulur dedi.
Sadece bunu belirtmedi kek Mesud. Arap aşiret reislerine mektup yazdığını ve Rojava konusunda rahat durmalarını, bir saldırıya yeltenmeleri halinde Peşmerge’nin Qamışlo’da kardeşleriyle birlikte Yurt Savunmasında yer alacağını, kendisinin de bir Peşmerge olarak bu savunmaya katılacağını açık ve tercümeye mahal vermeyecek bir şekilde vurguladı bu açıklamasında.
„Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla“ biçiminde ifade edilmiş olsa da, ulaştı mesaj Şam’a, Ankara’dakiler ise duymamazlık modundalar şimdilik.
Geçmişe dayanan köklü ilişkileri var kek Mesud’la KDP’nin Arap aşiretleriyle.
Aylardan Mayıs, yıl ise 2003.
Baas diktatörlüğü yenilmiş, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin hakimiyeti altında olmayan Kürdistan toprakları da KDP ve YNK tarafından ele geçirilmiş, gecikmiş bir Bahar esintisi hakim ülkenin her karış toprağına.
Evet, Bağdat düşmüş ve Kürdistan’ın geri kalan kısmı da kurtarılmış. Herkes güleç yüzlü, moral ve prestij oldukça yüksek, çarşı pazar ise şen şakrak. Arazi ise Saddam diktatörlüğünün imha edilmiş savaş gereçleriyle dolu, adeta bir tank ve top mezarlığı.
Baas diktatörlüğü, birçok yerde olduğu gibi Musul, Dibek ve Maxmur çevresindeki Kürt köylerinin sakinlerini de sürmüş, yerlerine Arapları yerleştirmiş. Saddam’ın yenilgisinden sonra Araplar işgal ettikleri köylerden çekilmiş, sürülen Kürtler ise topraklarına dönmeye başlamıştı, Mayıs başında.
Baas diktatörlüğü devrilmesine rağmen, Saddam henüz ele geçirilmemiş, can derdinde in ve sığınaklarda.
Bir yardım projesi için kek Veysi Pirinç ve KDP-İran’dan arkadaşlarla Kürdistan’ın güneyinde, Başur‘dayız. Amaçsa Musul ve Maxmur çevresindeki köylere dönen Kürtlere, Kandil ve çevresinde yaşayan Rojhilatlı Peşmerge yakınlarıyla Türk devletinin zulmünden kaçan ve Maxmur’da kampta yaşamak zorunda bırakılan insanlarımıza yardımda bulunmak.
Hewlêr’de Dimdim Otel’deyiz. Otel, KDP’nin özel birlikleri tarafından kuşatılmış durumda. Otel lobisi ise geleneksel kıyafet ve kefiyeleri ile onlarca Arabın işgali altında adeta.
Yardım projesinin günlük işleri bittiğinde Dimdim’da alıyoruz, soluğu. Peşmergeleri koordine eden, Arap konuklarla özel olarak ilgilenen, Pîrmam ve Masif arasında mesai tüketen, 1992’lerden tanıdığım sivil bir yetkili, her akşam yanımıza gelerek olup biten hakkında kimi bilgiler aktararak samimi bir biçimde ilgileniyor, bizimle de.
Bir gün sonra, biz daha sormaya yeltenmeden, o başladı anlatmaya: „Bu gördüğünüz şahısların tümü Irak ve Suriye’nin önde gelen Arap aşiretlerinin liderleri, sayıları da kırk. En etkilileri Şammarlar. Hem Irak’ta ve hem de Suriye’de yaşar ve milyonlarca insana hükmederler. Bunlar kek Mesud’un özel konukları, bir müddet kalıp dönecekler“.
Aynı otelde kaldığımız, her akşam karşılaştığımız kek Mesud’un bu konuklarıyla selamlaşmaya, merhabalaşmaya başladık. Bunu karşılıklı kahve ve çay ikramı izledi. Bu samimiyetten de olsa gerek, bizimle de ilgilenen bu arkadaş, „Saddam’ın yakınları Irak’ı terk etti ve Suriye’deler“ dedi.
Ve ortaya çıkmış oldu böylelikle, bu ziyaretin gerçek nedeni.
Kek Mesud, özel ilişkilere sahip olduğu, hatırını saydığı ve bir yardıma ihtiyaç duyduklarında carına koştuğu işte bu aşiret liderlerine mektup yazarak Rojava’ya dokunmamaları konusunda kesin ve net bir dille uyarmış ve Qamışlo’ya, Rojavalı Kürtlere el kaldıran, karşısında beni bulur demiş.
Ve iyi de etmiş.
Arap Şeyhlerine yapılan bu uyarının adresi birkaç başkent birden.
Nisan ayında oluşturulan ortak heyete randevu vermeyen Colani, apar topar çağırdı ENKS’den bir heyeti Şam’a ve ön alma derdinde, can havliyle.
Bakalım “bir gece ansızın gelebiliriz” diyenler ne yapacaklar şimdi?
İsrail her gün Şam ve çevresini dövüyor ve ediyor yerle bir. Daha dün Türk devletinin üslenme alanı olarak belirlediği noktalar havadan bombalandı ve depoladıkları cephane ve mühimmat ise imha edildi. Bunu Katar’da üslenen Hamas yöneticilerine yönelik nokta operasyon izledi. Ve birkaç gün önce ise iletildi Ankara’ya, İstanbul’da üslenen Hamas’lıların adresleri.
Ocak ayından buyana sadece Suriye Hava Sahası değil, neredeyse tüm Ortadoğu Hava Sahası kontrolünde İsrail’in ve kara birlikleri ise Şam kapılarında.
El yükseltti Dürziler bir süre önce ve gecikmedi Nusayriler eşlik etmekte. Rojava ise on üç yıldır hakimiyeti altında Kürtlerin ve ortağı Uluslararası Koalisyon’un.
Hava sahasını kullanamayacak hiçbir yabancı güç, buna Türkiye de dahil, müdahalede bulunamaz Suriye’ye!
Evet, Rojava düz ovada kurulu. Ne dağ, ne de sığınılacak bir tepe var. Diyelim ki yeltenildi karadan buna. Böylesi bir durumda Rojava ovalarıyla sınırlı kalmaz savaş, bir tsunamiye dönüşerek akar güneye.
Deneyimli Kürt birliklerinden bir kısmı Rojava’da kalarak, oyalar saldırganları, diğer kısmı ise Dürzi güçlerle birlikte dayanır birkaç saat içinde Şam kapılarına. Bunu engellemeye ise yetmez gücü Colani’nin 36 cemseden oluşan çapulcularının ve aramaya başlar o da Saddam gibi sığınacak bir in.
Son söz yine kek Mesud’dan: Rojava yönetimi ile “bazı noktalarda farklı görüşlere sahip olabiliriz, ancak Rojava’yı asla yalnız bırakmayacağız”!
Yükseliyor gün, bu kez Rojava’dan, Batı’dan. Ve kavuşacak kolları Başur ve Rojava’nın. Yeter ki bağlı kalabilsin Rojavalı siyasi güçler, Nisan Deklarasyonu’na ve koruyabilsinler ortak tutumlarını!