
Firat Aras
Uzun süreden beri dört gözle beklenen görüşme gerçekleşti.
Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder yılın sonunda İmralı adasına giderek Abdullah Öcalan ile görüştüler.
Yaptıkları kısa açıklamaya göre görüşmeleri yaklaşık olarak üç saat sürmüş.
Öcalan‘ı çok sağlıklı ve yüksek moralli olarak bulmuşlar.
Yaklaşık üç saat süren görüşmede Öcalan’ın konuşmalarını not aldıklarını söyleyen Buldan ile Önder, „basına ve kamuoyuna“ başlığıyla bir açıklama yaptılar.
Açıklamada Öcalan’ın söylemi olarak, sadece 7 madde ile sınırlı kısa bir bilgiyi paylaştılar.
Bunun 5 maddesi daha çok görüşmenin hikayesiyle ilgili.
Diğer iki madde ise, bundan sonraki görüşmelerin ana ekseni ve Öcalan’ın yapacağı çağrının çerçevesiyle ilgili ipuçları içeriyorlar.
„Gazze ve Suriye’de yaşanan hadiseler göstermiştir ki, dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerileri değerlidir.“
Öcalan burada, Gazze ve Suriye’yi örnek göstermekle, sorunun dışardan yapılan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışıldığını vurgulamakla, ne kadar yerli ve milli bir yaklaşıma sahip, dolayısıyla geciken çözümün de yine yerli ve milli olması gerektiği konusunda, Bahçeli ve Erdoğan ile aynı fikirde olduğunu ilan ediyor.
„Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim“ derken de, aslında Kürtlerin önüne „yeni paradigma“ sosuyla her zamanki yemeği servis ediyor.
Bu oyun tutar mı?
Ya da Kürtler bu sosu yutar mı?
Yutmasına Kürtler yutar da, ancak tekrarlana gelen bu oyun tutmaz.
Çünkü burada adını bile anmadıkları “Kürt Sorunu“ da yerli ve milli bir sorun değil…
Haliyle çözümü de yerli ve milli bir yöntem ve aktörlerle sınırlı olmayacaktır.
***
Kürt sorunu nasıl ki, yerli ve milli sorun değilse, muhataplar arasında taşıyıcılık yapanlar da yerli ve milli değil.
Pervin Buldan, Arap…
Sırrı Süreyya Önder ise, Türkmen…
Bu farklı temel kimliklerine rağmen birçok ortak özelliklere de sahipler.
Onlardan birkaçı:
Her ikisi de Kürt değil.
Her ikisi de Türk parlamentosunda Kürtleri temsil ediyorlar.
Pervin Buldan 2007’den beri…
Sırrı Süreyya Önder ise, 2011’den beri milletvekili.
Her ikisi de bir önceki süreçte Öcalan ile görüşen İmralı Heyeti’nin değişmeyen asli üyeleri…
Pervin Buldan, 2015-18 arası TBMM Başkanvekiliydi…
Sırrı Süreyya Önder, şu an TBMM Başkanvekili.
Bir önceki süreç rafa kaldırılıp görüşmeler sona erdirilirken, İmralı Heyeti’nde yer alan Kürt üyeler tutuklanıp zindanlara atılırken, bunlar ödüllendirildi.
Pervin Buldan, beş dönemlik milletvekilliğinin ikinci döneminde partisinin grup başkanvekili ve İmralı Heyeti’nin değişmez üyeliği, üçüncü döneminde TBMM Başkanvekilliği, dördüncü döneminde HDP Eşgenelbaşkanlığı yaptı. Beşinci dönemi olan bu dönemde de yine bir kez daha İmralı Heyet’in üyesi olarak sahnede.
Sırrı Süreyya Önder de Pervin Buldan kadar siyaset basamaklarını hızlıca tırmanan biri.
O, Buldan dan bir dönem sonra, 2011 yılında İstanbul milletvekili olarak parlamentoya girdi.
Akabinde, oluşturulan İmralı Heyeti’nin değişmeyen üyelerinden biri olarak görevlendirildi.
Görüşmelerin son bulması ve heyetin dağılmasıyla birlikte, Buldan dışındaki heyet üyelerinin payına zindan düşerken, onun payına da TBMM Başkanvekilliği düştü.
Adına „Çözüm Süreci“ denilen sürecin üzerinden kocaman 10 yıl geçti.
Bu 10 yıllık süreçte Türkiye ve ona komşu olan ülkelerde çok şey değişti.
HDP-DEM geleneğini sürdüren parti yöneticilerinin çoğu hala zindanlarda.
10 yıl aradan sonra henüz adı tam olarak konulmamış yeni bir süreç başlatıldı.
Değişmeyen tek şey, Bahçeli dışında her iki süreçte de rol alan oyuncularla reklam yüzlerinin aynı kişilerden oluşuyor olması…
30.12.2024