
İbrahim Aksoy
11 Temmuz 2025 tarihinde bir grup PKK’li, Kandil vadisinin güneyinde 1992 yılında bölgede ilk barındıkları ve daha sonra, Kandil vadisine taşındıkları, Casene Mağarasının önünde, törenle silahlarını yaktılar. Ben oturdum ibretle izledim. Gerillalar APO’nun yanan kazanına silahlarını atarken, yüzlerindeki büyük üzüntüyü gizleyemiyorlardı. Anlamak gerekiyor; bu insanlar yıllardan beri dağlarda, Türkiye’yi demokratikleştirmek için savaşmadılar.
Ben 2023 seçimlerinden önce olanlara bakarak bir yazı yazmıştım. Ahmet Türk kankası Cengiz Çandar’ı DEM Parti Diyarbakır liste birde milletvekili adayı yapmıştı. Ben de Türkiye Kürt sorunu ile ilgili yeni bir rota belirleme hazırlıkları yapıyor diye yazmıştım. İşte yeni rota bütün hatlarıyla ortada.
BM Soykırım Antlaşmasına göre, “Bir toplumun varlığını inkâr etmek de soykırımdır”. Buna göre Türkiye Kürtlerin varlığını inkâr ederek, yüz yıldır Kürtlere karşı, soykırım uyguluyor. Osmanlı uşakları, İstanbul yöneticisi İngiliz General Harington’nun denetiminde, Ankara’da bir araya geldi, ilk iş; Mart 1921’de Koçgiri’de Kürtlere karşı katliam başladı. Kitlesel katliamlar, Koçgiri, Diyarbakır, Ağrı ve Dersimde, acımasızca devam etti. Hukukçusu bile olmayan uyduruk mahkemeler kararıyla idam ettikleri (Şeyh Said ve Seyit Rıza) gibi Kürt büyükleri ve arkadaşlarının da cenazelerini çaldı götürdüler. Cenaze hırsızları! Bir asırdan fazla oldu, hala cenazelerin nerede olduğu bilinmiyor. Bugün bin yıllık kardeş olduklarını söyleyenlere asla inanmayın. Kardeşine bu zulmü yapanlar, başkalarına ne yapmazlar ki?
Siyasetçiler; her zaman, her konuyu diledikleri gibi konuşabilirler ama bilim adamı olduklarını iddia eden ve insana benzeyen bazıları da dün başka konuşuyorlardı bugünde başka konuşuyorlar. Bunlar bilim insanı değil devletin utanmaz uşaklardır. Çünkü bilime karşı saygısızlık, vatandaşı yanıltarak da büyük terbiyesizlik yapıyorlar. Başka hiçbir ülkede, bunlara bilim adamı denmez, devlet uşağı derler.
Türkiye Bahçeli’nin bir açıklamasıyla, buraya gelmedi, çoktan beri hazırlık yapıyordu. Yeniden belirlenmek istenen, Ortadoğu haritası en çok da Türkiye’yi ilgilendiriyor. 1952’de Kürtlere karşı yaptıkları ortak mücadele antlaşmasını yapan ülkelerden İran, Irak ve Suriye, yüzme bilmeyen adamın denize düşmesinden farkları kalmadı. Türkiye’ de onları takip edeceğini çok iyi biliyor, çünkü bölgede suç ortağı kalmadı. O nedenle kendine göre uydurma çareler arıyor. Çünkü yüz yıldır, Kürtleri böyle kandırıyor. Fakat şimdi karşısında Kürtler değil, İsrail var. İsrail de yalnız değil, arkasında ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya var.
APO 20 yıldan daha fazla, Şam devlet mahallesinde Türkiye Askeri Ataşesiyle altlı üstlü oturdu, Türkiye’ye karşı savaştı. Türkiye resmi bir belge ile bunu Şam yönetiminden istemedi. APO Türkiye’ye geldi, yargılandı idam cezası aldı, Yargıtay onayladı, dosyası Meclise gelir gelmez, Başbakan yardımcısı Bahçeli aceleyle, Türk Ceza yasasında idam kararını kaldırttı. Çünkü devlet önemli bir adamı olan APO’nun idam edilmesini istemiyordu, APO daha lazımdı. Şam’da APO’nun komşusu olan O Askeri Ateşe emekli olduktan sonra geldi MHP’den Adana Milletvekili oldu. Türkiye beş yıldır Irak’ın kuzeyini işgal etmiş PKK ile savaşıyor ama yanlışlıkla da olsa Kandil vadisine bir bomba düşmedi. Çünkü orada çok sayıda devlet görevlisi vardı. İsrail cephesini oluşturan devletler, bunu avucunun içi gibi biliyorlar.
Peki silahlarını yakan militanlar, ne olacak? Madem Türkiye yaptıklarından samimi, bunlar da dönsün Türkiye’ye gelsin. Hiç olmazsa, yıllardan beri devletin siyaset aracı olarak kullandığı, Diyarbakır analarının çocukları gelsin, anaları da mutlu olsun.
Yoksa bunlar silahlarını yaktılar, Kandilde silahsız mı oturacaklar?
Türkiye’nin planları gerçekleşmezse, bunları yeniden kullanabilirim diye Kandil’de yedekte mi tutuyor?
İran, Irak ve Suriye gibi, Türkiye’nin dostları neyi yaşadılarsa, Türkiye de aynısını yaşayacak. Ben Türkiye’nin falına baktım, fal öyle söylüyor.
Kürtler; APO denen devletin adamı önünüzden çekildi, oturun bunu bayram olarak kutlayın. Günümüzde bütün dünya, Kürtlerin mazlum ve haklı olduğunu gördü ve Kürtlerin yanındadır. Kürtler artık Kurt sürüsü önünde yalnız kalmış kuzu değildir.
Gelin canlar bir olalım.
Temmuz 2025