
İbrahim Aksoy
Bahçeli Öcalan gelsin Mecliste, DEM kürsüsünde konuşsun diye içindekileri döktü, günlerdir Türkiye’de barış konuşuluyor. Bu Türk usulü folklorik siyasi bir oyundur. Yani Türk usulü bir siyasettir. Eğer gerçekten Türk tarafı çağırısında samimi ise, taraflar önce ateşkes ilan ederler. Bir taraftan barış görüşülürken, diğer taraftan haberlerde, her gün 8-10 PKK’liyi silahlarıyla birlikte ölü olarak ele geçirdiği haberlerini gururla okuyorlar. Dün Türkiye’de Kürt yoktur diyen, Türk akıl hocaları, bugün de Kürt sorununun çözümünü, açıklamaya çalışıyorlar. Bunlar inandırıcı olamaz. İstanbul’da 5,0 milyon Kürt yaşıyormuş. Peki Hakkari’de kaç tane, Bursalı yaşıyor? Utanın beee..!
40 yıldır Türkiye PKK ile çatışma halinde. Bahçeli bir açıklamasında, “Bu savaş bize 2 Trilyon dolara mal oldu” diyordu.
Acaba bu savaş Türkiye’nin Kürt vatandaşlarına kaç trilyon dolara mal oldu?
Taraflardan her birinden kaç kişi yaşamını yitirdi?
Taraflar barışırsa, insanlara verdikleri zararları ödeyecekler mi?
Türk tarafı kendi yandaşlarına, şehit maaşı bağlıyor. Peki Kürt tarafında ölenlerin ailelerine de maaş bağlanacak mı?
APO’culara ekmek veriyorlar gerekçesiyle, TSK binlerce Kürt köyünü yıktı, yıkılan Kürt evleri yeniden yapılacak mı?
Türkiye bin yıllık kardeşleri Kürtlerle barışırsa, bir genel af çıkarılacak mı?
Binlerce Kürt APO’cu oldukları gerekçesiyle, yıllardan beri hapiste. Görüldüğü kadarıyla bu, Türk usulü folklorik, yani Türklere mahsus, siyasi bir oyun.
Evet; Türkiye izlediği Ortadoğu siyasetinde yalnız kaldı. Geçici olsa da APO’sunu bir süreliğine geri çekmek istiyor. Görüşmeleri sürdürmek için, ipleri devletin elinde olan, üç Kürt’ü görevlendirdiler. Bunlar da bütün Kürtlerin yakından tanığı insanlar. Bunlar Kürt kamuoyuna güven vermiyorlar. PKK ile hiçbir alakaları olmadığı halde, PKK adına siyasi çevrelerle görüşüyorlar.
Bırakın bu oyunları, eğer gerçekten savaşan taraflar, kalıcı bir barış istiyorlarsa, önce ateşkes ilan ederler, görüşme komisyonlarını oluştururlar, anlaştıkları zaman da kamuoyuna açıklamalarını yaparlar. Türkiye’de barışa hayır diyecek, bir tek kişinin olacağını sanmıyorum. Zaten kırk yıldır insanlar, ölüm ve yıkım izlemekten usandılar ama Kürtler taleplerinden vaz geçmediler.
Barış; insanların zevkle karşıladığı, bilimsel bir sonuçtur. Bilim siyasetle ve devletle karşı karşıya gelince ne olur? Bilim kayıp eder. Erdoğan “Devletin dini adalettir” diyor. Öyleyse; Adaletten uzak duran insan, Dinden de uzak durur. Adalete yaklaşmayan Erdoğan, kendini Müslüman sanıyor. Kuran insanlar içindi devlet için değil. Devletin dini olmaz!
Erdoğan’ın adaletine bakalım. Türkiye’de 20,0 milyon civarında Alevi yaşıyor. Ocak 1925 Tarihinde Atatürk’ün çıkardığı 677 sayılı yasa ile, Alevilik ve Alevi dergahları yasaklandı, yasak hala devam ediyor. Türkiye’nin de üyesi olduğu AİHM’sinin 2014 yılında aldığı karar, “Alevilik bir inançtır, Cem evleri de onların ibadethanesidir yasaklanamaz” diyor. Aynı yıl AİHM kararı “Çocuklar için din dersi mecburiyeti yasaktır, derhal durdurulmalıdır” diyor. AİHM kararları, Türkiye Anayasasının 190 maddesine göre de kanun hükmündedir ama bildiğinden vaz geçmiyor. Erdoğan’ın adaletine bakın da hizaya gelin. Erdoğan’ın dini de adaleti gibidir.
Türkiye’de 20,0 milyondan fazla şafi-i mezhebinden olan Müslüman Kürt yaşıyor. Türkiye’de yarım Şafi-i Camisi var, o da Diyarbakır’da din görevlisi Kemalist Dinin Sünni mezhebinden. Ayrıca; köy yıkmalarda TSK yüzlerce Şafi-i Camisini de yıktı. Devletin Dini ve Adaleti bu kadar.
Acaba; APO ile Bahçeli barışırlarsa, vatandaşın bu sorunlarını da çözecekler mi?
PKK vazgeçer, teslim olabilir ama, Alevi’ler Kürtlüğünden ve Aleviliğinden, Şafiiler de Kürtlüğünden ve Şafiiliğinden asla vazgeçmezler.
Türkler; “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız”, diyorlar. Peki Kıbrıs’ın toprak bütünlüğüne neden saygısızlık yaptınız? Peki Suriyeliler yarın, biz ayrı ayrı devlet olmak istiyoruz deseler, siz ne diyeceksiniz? Türkiye kendi sorunlarını Suriye’ye taşıyıp insanları oyalamaya çalışıyor. Türkiye bu dünyada yalnız kaldı, aç Kurt bile yalnız yaşayamıyor. Türkiye’nin oluşturduğu SMO silahlarını bıraksın, gitsin geçici yönetime teslim olsun, ondan sonra da, gidin Kürtlerin partisi SDG’ye lütfen silahlarınızı bırakın, geçici yönetime teslim olun, ricasında bulunun.
Türkiye başını belaya sokmak istemiyorsa, Suriye’den elini çekmek zorundadır.
Ocak 2025