
İbrahim Aksoy
Bütün semavi dinlerin çatışma alanı, Mezopotamya olmuştur. Sebebi; verimli topraklar ve kadim bir kültürün var oluşudur. Semavi dinler bu kadim kültürü aşmadan, kendilerini başkalarına kabul ettiremezlerdi. Ayrıca bütün semavi dinler, kadim Zerdüşt’ün kopyasıdır. Alevilik Zerdüşt inancının kendisidir. Alevi Piri Hallacı Mansur 922 yılında “Enel Hak” dediği için, Bağdat’ta Müslümanlar tarafından, idam edil, cenazesi yakıldı, külleri Dicle Nehrine atıldı.
Süryani’ler; Mezopotamyalı, Sami kökenli kuzey doğu Akdeniz bölgesinde yaşayan, bir etnik gruptur. En çok Hristiyanların saldırılarına uğradı, çok büyük katliamlar yaşadılar. Hatta bazıları korkudan, dini Zerdüşt’ü bıraktı, Hristiyan bile oldular. Müslümanlık ortaya çıkınca, onların da ilk saldırı alanları, Mezopotamya oldu. Halife Ömer; ordusuna “Mecusiler (Zerdüştler) Allah’ı tanımaz, katli vacip, malı helaldir” fetvasını verdi. Barbar Müslümanların, kadın ve ganimet için yaptıkları katliamları, düşünmek bile mümkün değil. Elbette ki çok sayıda Kürt ve Süryani ölüm korkusundan Müslüman oldular. Evet Kürtler ve Süryaniler, bu katliamlara rağmen, dinleri Aleviliği bırakmadılar, hala da sürdürüyorlar.
Katliamlar burada bitmedi; Yavuzların yavuzu, Sultan Selim döneminde başlayan, yıllarca devam eden Celali katliamları. Hep Kürt ve Süryani Alevilere karşı yapılan katliamlardır. Sonuç da Osmanlı Sultanı, en gaddar Paşası olan Murat Paşayı, bu Alevileri bitirmek üzere görevlendirdi. Murat Paşa askerleri Alevilerden yakaladıklarını getirir, bir gurup asker başında, onlara kuyu kazdırırdı. Yeni getirdikleri gurup, kuyudakilerin üstünü kapatır, başka bir kuyu kazmaya başlarlar, başka bir gurup getirilinceye kadar. Böylece Murat Paşa’nın da adı, Kuyucu Murat Paşa oldu. Osmanlı ordusu, binlerce kuyuya, yüzbinlerce Kürt ve Süryani Alevi’yi doldurdu. Kaçabilenler kuzeyde Ermenilere sığındı, canını kurtardı. Onların torunları, bugün Aleviliğinde hala direniyor.
Mart 1921 tarihinde, Mustafa Kemal sadık dostu, Sakallı Nurettin Paşayı görevlendirdi, Alevilere karşı Sivas-Koçgiri katliamını yaptı. İstanbul yöneticisi İngiliz General Harington, Osmanlıyı kovdu yönetimi, Paşalara teslim etti, başlarında da Mustafa Kemal’i görevlendirdi. Mustafa Kemal Ekim 1923 tarihinde, Cumhuriyet’i devir aldı, 1 Ocak 1925 tarihinde, 677 sayılı yasayı çıkardı “Dedelik, Pirlik, Mürşitlik, Alevilik ve Cemevleri Yasaktır” diyor. Bu yasa hala geçerlidir. 1937-38 Mustafa Kemal Dersimdeki Alevilere karşı katliam uyguladı. Alevileri adamdan bile saymadı, Cumhuriyetin kuruluştan bugüne, bir tek Alevi General olmamıştır. Bir tek Alevi Emniyet Müdürü ve Vali olmamıştır. 1978 Mustafa Kemal’in Partisi CHP iktidarda, Devletin Ülkücüleri ve Akıncıları, polisin ve askerin gözü önünde, Maraş’ta Alevilere saldırdılar, iş yerlerini ve evlerini talan ettiler ve yaktılar. Yüzlerce kadın ve çocuk öldürdüler. Atatürk’ün Partisi CHP de suçluları yakalayamadı. Bu katliamlar daha onlarca Alevi bölgesinde yaşandı. Sivas Madımak otelini yak ulan yak diye bağıran, Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu Cumhurbaşkanı yardımcısı yapmak istediler ve ona 10 tane de milletvekili seçtiler. Bunları seçmek için, utanmadan gitti Alevilerden oy istediler. Onlar da gururunu ve Şerefini zerre kadar düşünmeden, gitti Atatürk’ün partisi CHP’ye oy verdiler.
AİHM 16 Eylül 2014 yılında “18 yaşından küçük çocuklara, Din dersi mecburiyeti yasaktır, derhal durdurulmalıdır” kararını aldı. Bundan hemen sonra, 2 Aralık 2014 tarihinde, “Alevilik bir inançtır, Cemevleri de onların ibadethanesidir yasaklanamaz kapatılamaz” kararını aldı. Kararları üye 47 devletin 47 hâkimi tarafından alınır. Ayrıca bu karar Türkiye Anayasasına göre de kanun hükmündedir. Kemalistler bunu duymak bile istemezler, kulaklarına çaput tıkarlar. Aleviler de genlerine işlemiş, korkunun telaşı içerisindeler ne görür ne de duyarlar.
6 Mart 2025 tarihinde, Suriye’deki Şeriatçı guruplar, Lazkiye’deki Alevi Süryanilere saldırdılar. Çok sayıda Alevi çocuk ve kadını öldürdüler, mallarını da ganimet olarak aldı götürdüler. Ankara’daki Kemalist Dinin müritleri de Suriye’deki Alevilere saldıran Şeriatçılara karşı çıkıyorlar. Utanmadan Türkiye’deki Alevilerin de ne kadar özgür yaşadıklarını örnek veriyorlar.
Suriye’deki Şeriatçılar, Halife Ömer’in “Mecusiler Allah’ı tanımaz, katli vacip malı helaldir” fetvasını uyguluyorlar.
Türkiye’deki Kemalist dinin müritleri ise, Mustafa Kemal’in “Türkiye’de yaşayan herkes Türk’tür, Müslümandır” fetvasını uyguluyorlar.
Kemalist Müritler, Halife Ömer’in müritlerinden, daha tehlikelidirler, kendinize dikkat edin.
Mart 2025