
Memo Şahin
Nasıl ki Başur’daki devrimler Gulan ve Îlon olarak adlandırılıyor ve Kürt belleğinde yer
edinmişlerse, Tîrmeh/Temmuz Devrimi’dir Rojava’daki devrimin adı da.
Bundan tam 13 yıl önce, bir 19 Temmuz sabahı Rojava’nın mazlumları, Şehitler Yurdu
Kobanî’de kendi kaderlerini ellerine alıp düz ovada bir devrime imza atarak, belleklerde, tarih
sayfalarında hak ettikleri yere sahip oldular.
Başkaları kendilerine bahşedilecek bir devrim düşlerken, Arîn Mirkan ve Şervanlar geri
dönülmez bir yolda canlarını vererek, bir devrime imza attılar ve sadece Kürt tarihine değil,
yazdırdılar adlarını insanlık tarihine de.
Şayet 2013-2015 dönemi barış ve çözüm serüveni çökmek zorunda kalmışsa, Arîn
Mirkanların yurdu Kobanî düşmediği içindir.
Ve şayet Suriye ve Irak’ı kasıp kavuran, Batı’nın namlı ve şanlı başkentlerinde bombalar
patlatıp dehçet saçan İslam Devleti çakallarının tılsımı bozulmuş ve yenilgiye uğratılmışsa, en
başta yaşamlarını göz kırpmadan feda etmekten çekinmeyen yirmi bin cıvarındaki kahraman
Kürt genci sayesindedir.
O devrim sayesinde Kürtler, Süryaniler, Ermeniler, Êzidiler, seküler Araplar, kadınlar görünür
oldular ve ortak bir yaşamı örgütlemeye başlayıp kendi dilleriyle tanıştılar, okullarda, cadde
ve pazarlarda.
Aradan yıllar geçtikten sonra, El Kaide, İslam Devleti ve El Nusra artıklarından biri, ABD’nin
icazeti sayesinde 36 kamyonetten ibaret “ordusuyla” Şam’a Mîr olarak atandı ve ayağının
tozuyla Suriye’nin etnik ve seküler kodlarıyla oynamaya başladı.
Kürtler örgütlü, güçlü ve disiplinli bir orduya sahip olduğu için, öncelik en savunmasız
Nusayrilere verildi ve Akdeniz kıyılarında binlerce insanın kanı akıtıldı, katliamlar
gerçekleştirildi, haneye tecavüz edildi, ele geçirilen ne varsa ganimet sayılarak heybeye
kondu.
Son günlerde ise sıra Kürtlerin pismamları Dürzilere geldi ve ölüm kol geziyor Süveyda’da
şimdilerde. Sonrasında ise sıra Kürtlerde ve Kürt cografyasında, kuşku yok buna.
Şayet bugün Süveyda’da kan akıtılıp katliamlar yaşanıyorsa, densiz bir zat sayesindedir.
Bahsetmek istediğim bir Sömürge Valisi değil. Zira her türlü insanlık dışı eyleme imza atmış,
saçının teline kadar kana bulanmış, başka cografyalarda insanlığa karşı işlenmiş suçlardan
yargılanacak yerli birine kravat taktırılıp Şam’a vali diye atanalı daha sekiz ay oldu.
Kısaca bahsetmek istediğim Colani’nin efendisi; adı sanı belli, ABD’nin Ankara elçisi ve Suriye
özel temsilcisi Thomas Barrack.
Evet, cihadist sömürgecinin efendisi, tüccar, nobran, şımarık ve küstah, Tom Barrack.
Dün Alevilerin kanının akıtılmasından ve Hristiyanlara saldırılardan sorumlu, bugün Dürzilere
saldıranları cüretlendiren ve Kürtlere köleliği hak gören Tom Barrack, artık bir persona non
grata, istenmeyen ve çekip gitmesi gereken bir adamdır artık, bu cografyadan.
Ve “Go Home” deme zamanıdır Barrack’a, aynen 68’liler kuşağından idol ve abilerimizin
dünyanın dört bir yanında, Berlin ve Paris’te haykırdıkları gibi.
Ne diyor, Kürt hukukçuları ortak açıklamalarında Kürdistan’ın kuzeyinde: “Kürtler, insanlığın
ortak düşmanı IŞİD’e karşı savaşırken yalnızca kendi özgürlükleri için değil, insanlık adına da
bedel ödemiştir. Müttefikiniz olan Kürtlerin bu fedakârlığını 'onlara borcumuz yok' diyerek
yok saymak yalnızca nankörlük değil, aynı zamanda ahlaki bir körlüktür. Daha da vahimi,
üniter ve merkeziyetçi söyleminiz, HTŞ gibi radikal terör gruplarını cesaretlendirme tehlikesi
taşımaktadır. Bu gruplar, “Ezîdî ve Hristiyan kadınlara cinsel kölelik dayatan, Kürtleri, Arap
Alevilerini, Dürzileri ve diğer azınlıkları hedef alan, kendileri gibi düşünmeyenleri vahşice yok
eden bir zihniyetin temsilcileridir. Sizin söylemleriniz, IŞİD üniformasını çıkarıp kravat takan
bu barbarların, Suriye’de Kürtler ve diğer farklı topluluklara yönelik yeni saldırılarını
meşrulaştırabilir, teşvik edebilir ve yeni çatışmalara zemin hazırlayabilir. Bu yaklaşım, bölgeyi
daha derin bir kaosa sürükleme riski taşımaktadır.”
Dürziler, Nüsayriler, seküler Araplar ve Kürtler bu küstah adamın tek devlet, tek millet, tek
bayrak, tek din ve tek dil tellallığına hayır diyor ve mücadele ediyorlar. Ve yabancısı değil
Kürtler, bu nakaratın Kuzey’de!
Daha dün sadece Kürtler, çok sesli, çok renkli, çok dinli ve çok dilli, pluralist ve seküler yeni
bir Suriye için mücadele ederlerken, bugün aynı istemler için Dürziler, Aleviler ve seküler
Araplar da ayaktalar.
Evet, demokratik, seküler ve federatif bir Suriye mücadelesi bu güçleri de kapsayarak daha
yeni başlıyor.
Bir Suriye olacak.
Ama bu Suriye, ne Baasçıların dün hükmettikleri ne de Colani’lerin bugün kurmaya çalıştıkları
bir Suriye olacak.
Bu Yeni Suriye’de Kürtler, Dürziler, Nusayriler, Hristiyanlar, seküler Araplar, Hristiyanlar ve
kadınlar özgür ve görünür olacak.
Bu yeni Suriye’de Kürtler, Dürziler, Nusayriler, Sünni Araplar yaşadıkları bölgelerde
kendilerini yönetecek ve tümü birden Şam yönetiminden sorumlu olacak, erki ve egemenliği
eşit bir şekilde paylaşacaklar.
Şımarık ve küstah Barrack işlediği son haltlerle sadece kendi kazanını ateşe sürmedi, el
üstünde tuttuğu, cilalayıp parlattığı Colani’nin de suyunu kaynatmaya başladı.
Artık her ikisi de gidicidir.
Alevi’nin nasıl yaşayacağına karışmayacaktınız!
Dürzi’nin bıyık ve sakalına dokunmayacaktınız!
Kürdün özlem ve istemlerini göz ardı etmeyecektiniz!
Madem bunu yaptınız, rahat yok artık Şam’a!
Ne diyor ABD’nin Mîr’i Colani: “Kim barış istiyorsa Ahmed Şara hazırdır, kim savaş istiyorsa
Ebu Muhammed el-Culani hazırdır.”
Başkaları değilse bile Kürt cengaverleri tanıyor seni Colani, de kerem ke, Mister! Elinden
geleni ardına koyma!
Ya Süveyda’dan Rojava ve Başur’a bir koridor açılacak ya da Suriye federatif olacak. Belki de
her ikisi birden!
Ve Kürt, Nusayri, Dürzi mutsuzsa, senin de, Şam’ın da geleceği yok, Colani!
Ve mazlumlar yurdu Kobanî ve Afrin mutsuzsa, Türkiye ve Bakur’da da istikrar imkansız.
Hoş geldin, federatif Suriye!
Ve hoş geldin, mazlumlar yurdu, Rojavayê Kurdistan!