
İbrahim Aksoy
Peki kimdir bu kara Ağalar? Osmanlı Sarayındaki görevleri neydi, ne iş yaparlardı? Günümüzde Osmanlı ile hiçbir alakası olmayan, devşirme Türkler, Osmanlının Müslüman ve Türk olduğunu iddia ederler. Osmanlının Türklükle hiçbir alakası yoktur. Tam tersine Osmanlılar Türkmenlerden nefret ederler. Osmanlı sarayında, hizmetçi Türkmen ve Hareminde hiçbir Türkmen kadın olmamıştır. Osmanlı Afgan kökenlidir. Konuştukları dil Afgancanın Peştuca şivesidir. Sarayın depoları Afgan-Peştuca belgelerle doludur. Türkçe hiçbir belge bulamazsın.
Osmanlı Sarayının hareminde sürekli 300-500 arasında Cariye vardı, bazen sayı daha da artardı. Haremin bekçileri, Afrika’dan getirilmiş, zencilerden oluşurdu, işte bunlara Kara Ağalar derlerdi. Afrika’dan kara çocuklar getirilir, özel olarak yetiştirilir, sonra da kısırlaştırılarak, Harem’e bekçi yaparlardı. Kara Ağalar kısırlaştırılmış, Afrikalı Harem korumalarıdır. Kaldıkları yer Haremin bitişiğinde, ayrı bir yerde kalırlardı. Dışarda dolaşmaları yasaktı. Bazen; hata sonucu kısırlaşmamış, Harem ağaları da olurdu. Bazı cariyeler bundan hamile kaldı mı, hamile kalan cariye ve hamile bırakan Kara ağa, bir çuvala konularak, Sarayburnu’ndan denize atılırdı. Bilmem kısaca Kara Ağaları, anlatabildim mi?
Sadece Kara Ağalar kısırlaştırılmazdı, Sarayla ilişkisi olan, her görevli kısırlaştırılırdı. Mesela Sarayla en çok ilişkisi olanlar Paşalardı. Osmanlı Paşa olacak askerini, önce kısırlaştırır, sonra Paşa yapardı. Osmanlı sarayın namusunu büyük bir itina ile böyle korurdu. Harem sadece Padişah’a aittir. Padişah öldüğünde, yerine oğlu geçerdi. Harem de taht gibi, dağıtmadan, değiştirilmeden, oğluna miras kalırdı. Kara Ağalar da görevine devam ederlerdi.
Osmanlı torunları, Sarayın bu harika bölümünü, kimseye göstermemek için, kapalı tutuyorlardı. Sonuçta temizledi, boyadı Topkapı Müzesinin önemli bir bölümü haline getirdiler. Bir dönem Harem bölümünü de kapalı tutuyorlardı ama daha sonra açtılar. Harem Cariyeleri de hepsi kendi bölümlerinde, bir arada kalırdı. Alın size, üç kıtaya hüküm eden, şanlı Osmanlı Sarayı.
Kara Ağalar sadece Haremi korumakla görevliydiler, savaşmazlardı ve başka görevleri yoktu. Ancak bunlara benzer, Sarayın bir de Beyaz Ağaları “Paşalar” vardı. Bunların görevi de Sarayı korumak ve Saray adına savaşmaktı. Kara Ağalar gibi Sarayla ilişkili olan Beyaz Ağalar da kısırlaştırılıyordu. Zaten Osmanlı subayları izinsiz evlenemezdi.
Osmanlı Sarayında tek din yoktu, bir ayağı İslam’ın, bir ayağı da Hristiyanlığın içerisindeydi. Mesela son Halife Abdülmecit, sürekli içki içer ve sarhoş dolaşırdı. Bu nedenle bütün İslam dünyası bu Halifeden nefret ederdi. Bunun Halifeliğine son verilince, bütün İslam dünyası çok sevindi ve bayram etti. Son Padişah Vahdettin, içkiye ve eğlenceye çok düşkündü.
Günümüzde Paşalar Cumhuriyetinde, İslam diye uygulanan dinin, benzer yanları var ama İslam ile hiçbir alakası yoktur. Zaten 1945 tarihinde basılan Türkçe sözlükte, “Kemalizm Türklerin Dinidir” diyor. Kemalist Din de kadınların mahrem yeri, saçları ve boynudur, buralarını Türkbant ile kapattılar mı erkeğin yaptığı her işi yaparlar. Haziran ayında Erdoğan, Türkbant bağlayan bir kadını, General atadı, birini Vali atadı, birini de Emniyet Müdürü atadı. Belki de dört tane makam aracı olan, her türlü paradan oluşan bütçeden maaşını alan, devletin Din İşleri Genel Müdürü Ali Erbaş’ın fetvası ile atamıştır. İslam’da bir kadın, evinin hanımı, kocasının eşi ve çocuklarının anasıdır, yöneticilik ve komutanlık görevleri, yapamaz ama Erdoğan ben Müslümanım deyip, atamaları yaparsa, onlar da Müslüman olarak görevlerini yaparlar.
Görüldüğü gibi; Halife Abdülmecit ve Sultan Vahdettin döneminde var olan, İslam’a karşı saygısızlık ve uydurma İslam, Başkan Erdoğan döneminde de devam ediyor.
Ağustos 2025