
Bedirxan Epözdemir
Mam Celal’i saygıyla yad ediyorum.
2008 martında Mam Celal ile ilgili yazım.
O unutulmayacak bir liderdi.
***
Herkes konuşuyor.
Herkes yorumlar yapıp kendine göre değerlendiriyor.
Kürd’ü ile Türk’ ü ile herkes kendi bakış açısına göre irdeliyor.
Bilmeden, öğrenmeden, tanıma zahmetine katılmadan yazılıp, çiziliyor.
Ölçü yok, etik değerlere, ulusal hassasiyetlere gereken özen gösterilmeden üstelik.
Dilin kemiği yok ya dileyen, dilediği gibi kulaç atma özgürlüğünü kendinde bulabiliyor.
Lehte konuşanlar, aleyhte konuşanlar.
Adeta bir yarış.
Ölçmeden, biçmeden atıp-tutanlar.
Yönetenler ve yönetilenler.
Silahsızlar, silahlılar.
Herkes ama herkes kendi küçük penceresinde, kendi dar dünyasında irdeliyor, sentezler yapıyor, sonuçlar çıkarıyor.
Dünya görüşleri, siyasal perspektifler ayrı olmasına rağmen, Kürdlerden de Türklerden de aynı sonuca varanlar var. Söylemleriyle yaşamın her alanında birbirlerine ters düşünler, demek ki bazen sonuçlarda birleşebiliyorlar.
Evet, Mam Celal’ın Türkiye ziyareti ile ilgili yazıyorum, tüm bunları.
Herkes konuştu, herkes yorumladı. Öyle görünüyor ki daha da konuşulup, yorumlanacak.
Genellikle önyargılar egemen oldu değerlendirmelere. Uzak görüşlülükten yoksun kaldı, yorumlar.
Olayları ve olguları kendi kişisel hırslarınızın ve egolarınızın tatmin aracı olarak değerlendirdiğiniz zaman, sağlıklı sonuçlara ulaşmanın mümkün olmadığı gerçeği bir kez daha kanıtlandı.
Uzağı görmeden yapılan hesaplar, önyargılı görüşlerle olayları ve olguları değerlendirmek, beraberinde büyük yanılgılar getirir.
Yazar da olsanız, aydın da olsanız, hele-hele siyasetçi de olsanız kişisel hırslarınızın tutsağı olduğunuz sürece, sağlıklı değerlendirmeler yapma, geleceği yakalama şansınız olmaz.
Bilmeden, araştırmadan, öğrenmeden gerçeklerden uzak, dipsiz yorumlarda bulunduğunuz zaman gerçeğin o görkemli duvarı yüzünüze çarpar.
Yılların yıpratmadığı, yaşamının elli yıldan fazlasını sıcak siyasetin içinde geçiren, kendi halkı tarafından “Mamlıkla taçlandırılan, mücadeleci insan Mam Celal’ın ziyareti nedeniyle eski deyimle, “adabı muaşeret” kurallarının asgarisini bile beceremeyenler diplomasi hocası kesildiler. Adı Kürd mücadelesiyle sembolleşen bu politika ve diploması hocasına ders vermeye çalıştılar. Bir devlet başkanının pozisyonunu, dernek başkanlığı düzeyine indirgemeye çalıştılar, değerlendirmelerini bu düzeyde yaptılar, yapıyorlar. Sloganların diplomatik ilişkileri de öreceğini sandılar, sanıyorlar.
Yanıldılar, yanılıyorlar.
Ulusal onuru ve hassasiyetleri hesaba katmadığınız zaman, halkın teveccühünü alamazsınız.
Öze ve biçime uygun tavırlar sergilemediğiniz zaman, Protesto çağrılarınız, muhalif duruşunuz yanıtsız kalır, kitleler size gerekli referansı vermez.
Keşke herkes konuşmadan, yazmadan, yorumlamadan önce iyice düşünüp, taşınsa. Enine-boyuna ölçüp, biçe bilse. Hislerinin tutsağı olmadan, olayları salt kendi değer yargılarına göre değil de toplumsal işleyişin norm ve prensiplerine göre algılıya bilse. Biraz empati yapabilse. Sonradan da dedikleri ve yazdıkları ile çelişmezse. Pişman olmazsa ve doğrular kanıtlandığı vakitte yanlışlarını görme erdemini yakalıya bilse.
Keşke herkes geçmişini hatırlasa, dediklerini ve yaptıklarını unutmasa. Ret ve inkârı defterinden silme olgunluğunu göstere bilse.
Bu bağlamda hemen belirteyim ki bazı Kürd siyasi çevreleri ve kişilerinin Sayın Talabani’nin ziyareti ile ilgili getirdikleri temelsiz eleştirileri ve takındıkları olumsuz tavırları anlamak mümkün değildir. Bu eleştirileri ve tavırları, kangrenleşmiş çocukluk hastalığı olarak görüyorum. Bu hastalıktan hızla kurtulmamız gerektiğine inanıyorum. Linç kültürünün bütün araç ve gereçleri ile adeta bir yaşam biçimi haline geldiği, ret ve inkârın, zulüm ve zorbalığın alabildiğine boyutlandığı bu acılı süreçte, bizim birbirimize karşı rezervlerimiz olmamalıdır, diyorum.
Hele-hele kendilerine Kürd siyasetçileri, Kürd Milletvekilleri, Kürd Belediye Başkanları diyenlerin, ulusal irademizi ayaklar altına alanlarla aynı tavrı sergilemelerini büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Unutulmasın ki zorbalara inat, alanlara, karşılamalara kombinleri seferber ettiğimiz gün, siyasetçilerimizi ve aydınlarımızı rezervsiz ve ayrımsız bağrımıza bastığımız zaman, ulusal erklerimizi yerine getirmiş olacağız.
Bu nedenle Mam Celal’i, güçlülükleri aşarak, Esenboğa Hava Alanında karşılayan ve ulusal hassasiyet gösteren Sayın Şerafettin Elçi’yi, Sayın Sertaç Bucak’ı, Sayın Melik Fırat’ı, Sayın Haşim Haşimi’yi ve diğer Kürd siyasetçilerini candan kutluyorum.
Peki, yıllardır ve özellikle son dönemlerde ismi etrafında bunca yaygara koparılan Mam Celal kimdir ve özellikle Kürd siyaset ve aydın dünyası O’nu ne kadar tanıyor?
Mam Celal’i tanımak, uzaktan kumandalı görüşlerle olmaz.
Gazete ve televizyonların taraflı, şovenizmi ile yoğrulmuş, defolu haberleri ile hiç olmaz.
Kendi küçük dünyalarına hapsolmuş ve bu dar çerçeve içinde dünyayı ve kürtlüğü yorumlayanlar da Mam Celal’i tanıyamazlar.
Klasik politikacı profilinin normlarıyla O’nu anlatmak oldukça zor.
Başkalarının ülkelerini, mücadelesini, tarihlerini avuçlarının içi gibi bilenler, onların liderlerinin mücadelesini ve yaşamlarını zêr û zeber edenler, lütfen biraz kafa yorup önce kendilerini, ülkelerini, tarihlerini ve şeytan üçgenin dışındaki dünyanın gıpta ve saygıyla izlediği kendi ülkesinin yetiştirdiği liderlerini de zahmet edip öğrensinler. Yoksa loş eyvanlarda, entel sofralarında dudak büküp alaycı tavırlarla onları konuşup, yorumlamanın ciddiyete alınacak yanı yoktur.
Mam Celal, Ortadoğu denilen belalı ve ateşten gömlek olan coğrafyanın yetiştirdiği ve mücadeleleriyle dünya tarafında tanınan bir kaç seçkin liderden bir tanesidir.
O, kıvrak zekâsı, siyasi ve diplomatik yetenekleri ile düşmanlarının korkusunu ve dostlarının takdirini kazanan, büyük bir beyin, karizmatik bir liderdir.
İki tümce ile anlatmak istiyorum Kürdlerin “Mamı’nı”. Yorumunu da okuyucuya bırakıyorum.
Mam Celal, Kürdlerin Yaser Arafatı’dır.
O, bir damla suda boğulabilen, ama engin bir denizi bir nefeste geçebilen, çok yönlü, oldukça renkli bir liderdir.
Mam Celal, bu gezisiyle ulusal onuru zirveye taşıyan liderlik payesine erişti.
Kürdistan’ı Çankaya’ya taşıdı.
Kürd siyaseti bunu görmeli, iyi okumalı.
Mam Celal, bu gezisiyle genel olarak Kürdleri güç duruma sokacak davranışlarda bulunmadı. Tam aksine siyasette ve diplomaside ustalığını bir kez daha kanıtladı.
Sen çok yaşa Mam Celal.
10.03.2008
epozdemir1@zonnet.nl